Dinde zorlama yok ne anlama gelir?

Dinde zorlama yok ne anlama gelir?
Bakara Suresi

256 - "Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk, sapıklıktan ayırd edilmiştir. Artık her kim tâğutu inkar edip,

Allah'a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz. Allah, her şeyi işitir ve bilir."

"Islam'da zorlama yoktur" şeklinde bir ifade yok... "Dinde zorlama yoktur" şeklinde bir ifade var. Bunu iyi

anlamak lazım. Dinde zorlama yoktur... Yani kimseye "müslüman ol" "Islam dinine gir" baskısı, zorlaması

yoktur. Fakat müslümanlığı kabul edenler, iman edenler doğal olarak müslümanlığın şartlarını yerine

getirmek ile mükelleftirler. Müslüman olmayı kabul etmek, Allah Teala ile anlaşma yapmaktır. Bir insan bu

anlaşma ile Rabbimizin iradesine teslim olmayı, daha açık ifade etmek gerekirse emirlerini yerine getirip

sakındırdıklarından da sakınmayı taahhüt etmiş demektir. Dolayısıyla sözleşme gereği kabul ettiği

yükümlülüklerini yerine getirmesini istemek, asla "zorlama" değildir... Denetim ve yaptırımdır.

Yeryüzünü bir sınav alanı olarak düzenleyen Rabbimiz iman konusunda insanların zorlanamayacağını, doğru

olanın bireysel ve kollektif iradeyi harekete geçirmek olduğunu birçok ayette bize öğütlemektedir.

Islam'da iyiliği emretmek, kötülüğü engellemek mü'minlerin hem ferdi hem de toplumsal-siyasal görevleridir.

Çünkü mü'minler Allah'ın (celle celaluhu) hükümlerini kendi nefslerinde yaşamakla, adaleti ikâme etmekle,

zulmü engellemekle yükümlüdürler.

Birçok ayet ve Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) örnek uygulamaları Islam'da denetim mekanizması

olduğunu göstermektedir. "Emr-i bi'l-ma'ruf nehy-i ani'l-münker" görevimizden söz eden aşağıdaki ayet

dikkatle incelenmelidir:

Al-i Imran Suresi

104 - "Sizden, iyiye çağıran, uygun olanı emreden ve kötülüğü yasaklayan bir topluluk olsun. işte onlar

başarıya ulaşanlardır." (Ayrıca bkz. Al-i Imran, 110).

Ortada eğer bir emir ve yasak var ise, yaptırımdan söz etmemek mümkün değildir. Ilahi olsun, beşeri olsun

her otorite özünde siyasi olsun veya olmasın bir yaptırım barındırır. Ancak yaptırım, kontrol ve denetleme

araçları karşı tarafa haksızlık doğuracak şekilde kullanılmamalıdır.

Günlük hayatta bile verdiği sözü yerine getirmeyen birini taahhüdünde durması için çeşitli denetim

mekanizmaları geliştirilmiştir. Söz verdiği günde borç vb. taahhüdlerini yerine getirmeyene, haksızlık

yapmadan akitlerine bağlı kalma konusunda yaptırım uygulamak nasıl doğalsa, aynı şekilde Allah Teala ile

iman akdi imzalayan birini, akitlerine bağlı kalma konusunda belli yaptırımlara tâbi tutmak da doğaldır ve bir

denetlemedir. Çünkü iman; tezahürleri ile anlamlıdır.

Dinin gerektirdiği emirleri yerine getirmeyen kişiye mü'minlerin oluşturduğu otoritenin yaptırım uygulamaması

onu kendi haline bırakması mümkün değildir:

Hacc Suresi

41 - "Biz onları yeryüzüne yerleştirsek namaz kılarlar, zekatı verirler, uygun olanı emrederler, fenalığı yasak

ederler. Işlerin sonucu Allah'a aittir."

Kur'an daki farziyet ifade eden bütün emirler bir tür ilahi iradenin insan hayatına müdahale isteğidir. Nitekim

dinin temel ibadetleri, Allah Teala'nın teşekkül ettirilmesini istediği toplumsal, siyasal yapıyı ilgilendiren

konular Kur'an da çoğu zaman emir kipi ile ifade edilen ilahi buyruklar şeklinde geçmektedir:

Nisa Suresi

103 - "O korkulu zamanda namazı kıldınız mı gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yanlarınız üzerinde

hep Allah'ı zikredin. Korkudan kurtulduğunuzda namazı tam erkanı ile kılın. Çünkü namaz müminlere belirli

vakitlerde yazılı bir farzdır."

En zor şartlarda, savaş anında bile namazın tümden terkine izin vermeyen Rabbimiz kısaltmaya ruhsat

tanımaktadır. Mü'min olduğu iddiasında olan bir kimsenin temel bir ibadeti yapıp yapmaması onun vicdani

sorumluluğuna terkedilemeyecek kadar ciddi bir konudur.

Anlaşılacağı gibi emir ve yasak, bir şeyin nasıl yapılması gerektiğini belirleyen bir normdur. Normlara

uymayanlara yaptırım uygulamak da yerine göre siyasal otoritenin, yerine göre toplumsal otoritenin

kontrolündedir. Özetle zorlama; bir işte kişiyi tercihte bulunmaya icbar etmek (zorlamak), kötü bir fiil işlemeye

zorlamak anlamındadır. **Ancak bir kimsenin "üstlendiği bir taahhüdü" yerine getirmesini istemek, "zorlamak"

değildir.**

Mesela, borç akdini yerine getirmeyene uygulanan yaptırım meşrudur. Bu, bazen sosyal kontrol

mekanizmaları aracılığı ile olurken, bazen de hukuki denetimlerle olur. Fakat birisini borçlanmaya ya da

borçlu olmadığı halde borçluymuş gibi ödeme yapmaya zorlamak olmaz.

Ahzap Suresi

36 - "Bununla beraber Allah ve Resulü bir işe hükmettiği zaman, gerek mümin bir erkek ve gerekse mümin

bir kadın için, o işlerinde başka bir tercih hakkı yoktur. Her kim de Allah ve Resulüne isyan ederse açık bir

sapıklık etmiş olur."

Allah (celle celaluhu) daha iyi bilir.

0 σχόλια: